Mayalar, bugün
kullandığımızdan daha doğru bir takvim geliştirmiş, mimaride, yazılı kültürde,
matematik ve astronomide çok ileri düzeylere gelmiş bir uygarlıktı. Ne var ki, İspanya’nın,
Latin Amerika’da ‘bulduğu’ kaynakları tek başına sömürebilmek adına başarılı
bir şekilde uyguladığı yanıltmanın etkileri günümüzde de sürüyor. Bu uygarlığı
pek tanımıyoruz, diğer uygarlıklardan farklarını pek bilmiyoruz. Popüler
kültürün dikkatine 2012’den hemen önce dünyanın sonunun geldiği yönündeki
‘kehanetleriyle’ gelen Maya uygarlığı bunu hak etmiyor. Tüm bu yanıltmayı ve
korkuyu bir kenara bırakırsak çok farklı bir uygarlıkla ve dahası, kadim
bilgelikle karşılaşıyoruz.
Türkçede, Maya
uygarlığının kozmik bilgeliğine ilişkin, bu bilgeliği yerinde yaşayarak
öğrenmiş birinin yazdığı kitaplar var. Nilgün Arıt, Maya Şamanizminin o zamanlardan günümüze el
verme yoluyla ulaşan bilgeliğinin uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda inisiye
olmuş bir temsilcisi. Başlığa bir tanesini aldığım kitaplarının yanı sıra, daha geniş kapsamlı ve
uygulamalı bilgileri Türkiye’ye gelerek verdiği seminerlerde aktarıyor ve
seminer katılımcılarına ilk şaman yolculuklarını yaptırıp, rehberlik
alabilmelerinin yolunu da açıyor.
Kitaplarının zengin
içeriğini keşfetmeyi sizlere bırakıp, şaman yolculuklarından kendi deneyimim
doğrultusunda biraz bahsetmek istiyorum. Şaman yolculuklarının diğer
uygulamalardan en önemli farkı, olağan ve olağandışı bilinç hallerinin aynı
anda deneyimlenmesi. Aynı anda ya da bir arada demek bile garip oluyor çünkü
bu, şimdi ve burada iken zamandan ve mekândan bağımsız olduğunuz, bence eşsiz bir
deneyim.
Davul sesi eşliğinde çıkılan yolculuklarda kulağınız davulda; kaçırmadan dinliyorsunuz.
Dolayısıyla uyanıksınız, şimdi ve buradasınız. Size dışarıdan bir müdahale yok.
Yani bu yönlendirmeli bir meditasyon değil. Sadece davulun sesi var.
Uzanmışsınız. Gözünüz kapalı. Fakat uykuda da değilsiniz, dolayısıyla bu bir
rüya da değil. Beş duyunuzun birden dâhil olabileceği, farklı bir boyuttaki
gerçekliği deneyimliyorsunuz.
Bilinç ve bilinçdışı aynı anda aktif
olduğundan, deneyiminizi kısmen yönlendirebiliyorsunuz. Bazen tümüyle kontrolü ele alıyor, bazen de seyirci
konumunda kalıyorsunuz. Burada değinilmesi gereken önemli bir husus var: Gündelik
bilinç, aktif durumda olduğu için olan bitene inanmakta güçlük çekebilir. “Hadi
canım sende! Ama bu imkânsız?” diyebilir(siniz), “Eee bir şey olmuyor?” diyebilir(siniz),
“Ne? Sincap mı yani!” diyebilir(siniz)…Tüm bunlar deneyiminizin akmasını
engelleyen unsurlar olabilir. Bakın burası çok ince bir nokta. Denge kavramı
öne çıkıyor. Yani tam ve mutlak bir teslimiyet söz konusu değil. Çünkü bu sizi
edilgen yapardı değil mi? Diğer yandan gündelik bilincin sabırsızlık,
yargılama, etiketleme, sorgulama vb alışkanlıklarını bir kenara koyarken, yine
de bilinçli kalmamız, deneyime bu şekilde -farkında kalarak- kendimizi
bırakmamız gerekiyor. Üzgün, kızgın, öfkeli isek bu pek kolay olmayacağından bu
durumda yolculuklara çıkmak uygun olmayabiliyor. O yüzden sakin ve nötr bir
durumda yolculuğa çıkmak da önem taşıyor. İdeal bir yolculuk, bana göre bilinç
ile bilinçdışının uyumlu bir dansı gibi. Birbirlerinin ayağına basmadıkları
sürece, liderlik birinden diğerine geçerek, deneyim akıp gidiyor.
Yolculuğa
çıkmadan önceki niyetiniz elbette ki çok önemli. Sonuçta bir amaç doğrultusunda
yolculuğa çıkıyorsunuz. Oldukça net sorulmuş tek bir soru ya da bir talep
olabilir… Sorduğunuz sorunun ya da talebinizin karşılanmasında rehberlik edecek
erk hayvanları (nagueller), mitolojik varlıklar ya da insan görünümlü rehberler
deneyiminizde boy gösterebiliyorlar.
Arıt’ın
aktardığına göre, karşınıza yaşam boyu nagueliniz çıkabilir, o her zaman
yanınızda olacaktır. Ya da o anki ihtiyacınıza göre farklı nagueller de görebilirsiniz,
bunlar sorun çözülene dek görünür ve sonra ortadan kaybolurlar. Rehberiniz
insan görünümünde olabilir, mitolojik bir varlık ya da tarihi bir kişilik
olabilir. Onlardan istekte bulunabilirsiniz, soru sorabilirsiniz, ya da onlar
sizi alıp bir yere götürebilir, bir şey verebilirler, gösterebilirler, söyleyebilirler
ya da yapabilirler… hepsi mümkün. Bu arada beş duyu da devrede olabilir. Belki
bir tanesi daha öne çıkabilir, ya da beş duyunun ötesinde doğrudan ‘bilebilirsiniz’.
Sonuçta
gördüğünüz (…duyduğunuz, hissettiğiniz, bildiğiniz….) rehberlerin hepsi birer
sembol. Naguelleri ele alırsak, sadece o hayvanın karşınıza çıkmış olmasının bile
başlı başına sembolik bir anlamı var. Rehberlerin neleri sembolize ettiğini, Nilgün
Arıt’ın “Şamanizmde Kutsal Rehberler” kitabında ayrıntılarıyla okuyabilirsiniz.
Üstüne de deneyiminizde gelişen olaylar ekleniyor. Bu yaşadıklarınızı ise sizde
oluşan hisler ve çağrışımlar yoluyla kendinizi yorumluyorsunuz. Kısacık zaman
diliminde çok yoğun bir deneyim yaşanıyor. Bu süreçte önemli bir nokta, bu
yoğun deneyimin hemen kaleme alınması. Çünkü ayrıntılar zamanla unutulabiliyor.
Öncelikle
davul eşliğinde yapılan bu yolculukların, şamanik uygulamaların sadece bir
tanesi olduğunu belirtmekte fayda var. Yolda ilerledikçe doğal olarak daha
çeşitli, daha farklı egzersizler veriliyor. Dolayısıyla burada anlattığım
yolculuk, sadece bir ilk adım. Buradan sonraysa sınırsız ufuklar önümüzde
uzanıyor. Nilgün Arıt’a göre aslında tüm rehberliğe aynı anda ulaşmamızın
önünde bir engel yok. Sanıyorum kabul etme ve yorumlama yönünde kendimizi geliştirdikçe,
şaman esaslarına uygun bir hayat sürerek, egzersizleri yaparak sezgilerimizi
güçlendirdikçe alacağımız rehberliğin de sınırları giderek genişliyor.
Nilgün Arıt’ın
mevcut kitaplarını Maya Şaman İnancı – Şamanın Kozmik Dünyası – Şamanizmde
Kutsal Rehberler sırasıyla okuyabilirsiniz. Belirttiğim gibi, Türkiye’ye
gelerek verdiği seminerlere katılabilir ve ilk yolculuklarınızı yapabilirsiniz.
Yolunuzda bu varsa, adım adım ilerleyen bir yapıda kurgulanmış seminerlerde
gelişen ve çeşitlenen deneyimlerle ilerlemeniz mümkün.