“Buna zihin kontrolü
denir: Zihninizi sorumluluk alması için eğitebileceğiniz derinlikteki bir
meditatif seviyeye girmek, onun imgelerden oluşan kendine ait dilini
sözcüklerle destekleyerek kullanmak ve sonuçta giderek daha inanılmaz bir hal
alan sonuçlar elde etmek. Teknikleri uygulamaya devam eden kişi için bunun bir
sınırı yoktur.”
Gündelik yaşamımızı sürdürmemizi
sağlayan ve tüm dünyasal yeteneklerimizi borçlu olduğumuz gündelik bilinç, yine
de bilinçdışıyla karşılaştırıldığında çok yetersiz kalıyor. Muazzam işleme gücü
ve kapasitesiyle bilinçdışının sunduğu imkânlar, uzanıp almamızı bekliyor.
Fakat düşünüp taşınmaya, ölçüp tartmaya, argümanlar üretip muhakeme etmeye o
derece alışmışız ki bilinçdışını ihmal eder olmuşuz. Bozulmuş durumda bulunan
bu dengenin yeniden tesis edilebilmesi için, birçok şeyin anlaşılmasına değil,
hissedilmesine ağırlık vermek gerektiği söylenir. Bu noktada duygu ile his
arasında bir ayrım yapalım: Zihinsel süreçler sonucunda bedende oluşan tepkiye
duygu diyelim. His ise böyle bir bilinçli düşünme süreci sonucunda ortaya çıkmaz;
kendiliğinden belirir. Bilinçdışının doğrudan ama çok kırılgan bir mesajıdır. Yumuşak
bir dikkatle izlenmezse, düşüncenin yarattığı duygu karmaşasının arasında
kaybedebiliriz onu. Bilinçdışı sayesinde sahip olabileceğimiz güçlü sezgilerimize
ve beş duyunun ötesi algılamalara ağırlık vermeyi öğrendikçe ihtiyaç duyduğumuz
rehberliği içimizden, haydi adıyla söyleyelim, kalbimizden alacağız. Ve
önümüzde sınırsız ufuklar uzanacak.
Sadece bu sayfalarda yer verilen
kitapları şöyle bir karıştırdıysanız bile belirli bir (hadi meditatif diyelim)
zihinsel duruma gelmenin, yaratıcı imgelemenin, olumlama ifadelerinin ve
hepsinden öte, tüm bunlara hislerin eşlik etmesi gereğinin hemen her ekolde
vazgeçilmez bir yeri olduğunu fark etmişsinizdir.
Jose Silva da zihnin daha
fazlasını özel bir şekilde kullanmak için kendine özgü bir yöntem geliştiriyor.
Zamanla yaygınlaşan bu yöntemi binlerce kişi kullanmaya başlıyor. Yine de Jose’nin
tüm başarısına rağmen ünlü birine, bir guruya ya da spiritüel bir lidere
dönüşmediği, son derece pratik bir metodu olan sade bir adam olduğundan
bahsediliyor. ‘Ayakları yere basan’ bir yol arayanlar için birebir.
Orijinali 1977 yılında
yayınlanmış olan kitabın ilk bölümlerinde kısaca Jose’nin hikâyesinden
bahsedildikten sonra, bizzat yazdığı ve yöntemini ve tekniklerini anlattığı
bölümlere yer veriliyor. Seviyeye girmek, zihinsel ekran, üç parmak (kısayol)
tekniği, rüya kontrolü, telkin ve metodun etkili olduğu muhtelif durumlar, sorunlar
ve elde edilen faydalar… Etkin duyum ötesi algılama ve yönlendirme bölümünde ise
“olay kopuyor” J
Silva, kitaptaki egzersiz ve uygulamaları
önce kendi kendinize daha sonra kuracağınız bir arkadaş grubuyla yapmanızı
özendiriyor. Ticari bir yaklaşımı yok. Diğer yandan Silva Metodu’nun eğitimleri
Türkiye’de de veriliyor. Eğer ilgi duyduysanız, bu şekilde gerçekleştirilen bir
hazırlık döneminden sonra katılabileceğiniz bir eğitim de kuşkusuz pekiştirici
olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder