Her gün oyuna
katılmamız için bizi kışkırtan çok yoğun bir gündemin bombardımanı altında kalan zihnimiz muhtemelen hiç susmuyor, öyle değil mi? Zihnimizi
sakinleştirmek, özümüzle yeniden bağlantı kurmak ve içsel rehberliğimizi duymak hepimizin hayrına. Sanki potansiyelimizi ortaya çıkarmak için
zorlanıyoruz. Belki de doğum sancıları çekiyoruz. Yani zihnimizi
sakinleştirmek, gündemden kaçarak, kafamızı kuma gömmek anlamına gelmiyor. Olan
bitenin farkında olmak, yapılması gerekeni berrak bir şekilde görebilmek ve
yapmak için meditasyon ve diğer spiritüel uygulamaların bize sağlayabileceği
dinginliğe ihtiyacımız var.
Bakın, çeşitli kanallarla iletişime kendini
açanlara ulaşan bilgi, her şeyin bir süre daha kötüye gideceği ama daha sonra
aydınlığın egemen olacağı yönünde. Bunun biraz da bizlerin iradesine ve
çabasına bağlı olduğundan bahsediliyor. O yüzden, gelin bütüne katkımız endişe
ve karamsarlık olmasın. Farkındalık, dinginlik, berraklık ve kararlılık olsun.
Meditasyon,
bunu ve elbette daha da fazlasını sağlayacak yollardan birisi. İşte bunun için
çok sevdiğim bir kitabı önermek istiyorum. “Meditasyon – Sanatla Farkındalığa
Ulaşmak İçin 25 Ders” son zamanlarda rastladığım en özenli spiritüel
kitaplardan biri. İçeriğiyle olduğu kadar baskısıyla, çevirisiyle ve sayfa
düzeniyle gerçekten çok sevdiğim ve dostlarıma hediye ettiğim bir kitap oldu.
Türkçe’deki
diğer kitaplarından tanıyor olabileceğiniz Psikiyatr Cristophe André, bu
kitapta yağlıboya resimlerle meditasyona ilişkin kavramları birbiriyle
ilişkilendirerek anlatıyor. Her bölümde bir resim var ve yazar önce resmi
yorumluyor. Daha sonra da resmin konusunu üzerinde duracağı kavramla
ilişkilendirerek esas anlatmak istediği konuya giriş yapmış oluyor. Konuyla bağlantısı
kurulduktan sonra, bir kez daha baktığınızda o eseri daha derin bir şekilde
takdir etmenin verdiği tatmin duygusu bile bu kitabı edinmek için tek başına
yeterli. Kaldı ki bölümler (dersler) halinde aktarılan içerik harika. Kitabın
sonunda yönlendirmeli meditasyon kayıtları içeren Türkçe seslendirilmiş CD de
cabası.
İşte size kitaptan küçük bir örnek:
“Zavallı adam!
Ne kadar da üzgün ve dertli görünüyor. Bitkin, yıpranmış. Anlamaktan ya da harekete
geçmekten vazgeçmişe benziyor. Bir de üstelik kafası pencereye sıkışmış gibi
tuhaf bir izlenim veriyor…
Sanki dünyada
neler olup bittiğini birazcık görebilmek, kafasını biraz dağıtabilmek,
aklındaki üzücü kuruntulardan biraz olsun çıkabilmek için dışarıya bakmak
istemiş. Ama işte şimdi orada sıkışıp kalmış edilgen, acı içinde. Bakışı hiçbir
şey görmüyor, hiçbir yere bakmıyor. Bakışını dışarıya değil, içeriye çevirmiş. Kafası
gibi bakışı da içindeki acı ve kederin arasına sıkışıp gömülüp kalmış. Kimi zaman
böyle kendi düşüncelerimizin tuzağına düşeriz işte. O da pencerenin taştan
çerçevesinin katılığına, tahtanın, camın ve madenin sertliğine hapsolmuş. Tıpkı
kuruntularımızın katılaştırdığı dertlerimizin bizi hapsettiği gibi. Sanki bu
göz yanılması bize diyor ki: “Gör! Düşünce ve kuruntularının farkındalığını
nasıl aldatabildiğini gör. Eğer kendini onlara bırakır, onların içine kapanır,
onları beslersen onlar da gerçekmiş gibi sağlamlaşırlar. Eğer onlara karşı kendini
korumazsan seni hapsederler.”
Kendi kendini
üreten bu eziyetlerden nasıl kurtulmalı? Kimi zaman kendi kendimizi içine
hapsettiğimiz zihnimizin bu tuzaklarından nasıl çıkmalı? Acaba çözüm,
pencerenin kenarında duran o küçük şişeciğin içinde mi bulunuyor? Orada sihirli
bir iksir mi var? Peki öyleyse, ona nasıl ulaşabiliriz?”
Alın, okuyun, seyredin, dinleyin, sevdiklerinize hediye edin…ve meditasyon yapın.