
Yansıtma
mekanizmasını hepimiz biliriz. Duygularımızı asıl muhatabımıza değil de bir
başkasına yönlendirdiğimiz durum. Bu kitapta yansıtma mekanizmasından bir parça
daha karmaşık olan aktarma mekanizması anlatılıyor. Aktarma mekanizmasında
geçmişte sorun yaşadığımız insanların rollerini farkında olmadan hayatımıza
yeni giren insanlara yüklüyoruz. Tabi biz de geçmişteki rolümüze bürünüyoruz. Ve
güya eskide kalan ilişki kalıbını yeni bir aktörle karşı karşıya geçip oynuyoruz.
Hepimiz sözde eski
hatalarımızdan ders alıp bunları tekrar etmemeye çalışırız. Hayatımıza giren
yeni insanlarla, rutin sorunlarımızı yaşamamayı umarız ama daha kudretli olan
bilinçdışı, eski ilişki modelini olduğu gibi, sonuçlarıyla birlikte aktarabiliyor.
Ve koca bir hayat böyle geçip gidebiliyor.
Çözüm her
zaman olduğu gibi farkındalığımızı artırmak, neyi niçin yaptığımızı sorgulamak.
Böyle yapmadıkça esas problemimizi çözemez ve aynı temaları tekrar eder
dururuz.
Dr. David Richo’ya
göre insanın gerçek benliğiyle anda olarak iletişim kurabilmesi için üç şeyden;
egodan, aktarımdan ve karanlık yanlarından
bağımsız olması gerekiyor.
Peki, bunu
nasıl anlayabiliriz? Richo şu formülü veriyor:
Eğer birisiyle
ilişkinizde, “nasıl yapar?”, “onun ne haddine”,“o da kim oluyor” diye düşünüyorsanız,
ego devrededir. ‘O kendini bişey zanneden hadsize haddini bildirirsek’ belki ilk
anda iyi gelir ama esas sorunu çözüp ilerlememize de engel olur.
“Acaba ben de
mi böyle yapıyorum” diye düşünüyorsanız, karanlık yanınızı sorguluyorsunuzdur. Karanlık
yanınızı kucaklamakla sonuçlanacak bir süreç geçirirseniz bu hiç de fena bir
şey değildir. Ama bir öncekinin tersine bu kez de tüm suçu kendinize yöneltip kendinizi
suçlu ve değersiz hissediyorsanız bu bir kucaklaşma olmuyor.
“Annem/babam/eski
eşim/eski arkadaşım….. da tıpkı böyle yapardı” diyorsanız, aktarım
yapıyorsunuzdur. Çözmeniz gereken temel bir sorununuz var. Çözmedikçe aynı
sorunu yaşamaya devam edeceksiniz.
Richo’ya göre
ancak bu üçünden de bağımsızsanız, andasınız ve gerçek benliğinizle iletişim
kuruyorsunuz. Bu farkındalığa erişmedikçe, aynı rolü tekrar tekrar oynarken
aslında yeni bir şey yaşamıyor ve zamanda ilerlemiyorsunuz…